Hayatta geride bıraktıklarımız olur bazen..Hiç bir ayrılık ve geride bırakmaların kolay olduğunu düşünmedim hiç bir zaman.. Bence hatta kayb etmene o kadar üzülmediğin bir şeyi de kayb ederken o ayrılık içinde acı taşıyor..Ama her ayrılığın acısı saatlere, günlere, haftalara, aylara, yıllara göre sıralanır düşünürüm. Bir şeyi ve ya bir kişiyi kayb edersin – 1 gün acır için, diğerini kayb edersin – yıllarla sürer acın ve hiç bitmeyecek sanırsın. Ve bazı ayrılıklar var ki, sandığın gibi acıları hiç bitmiyor.
Birde şöyle birşey var: isteyerek kayb ettiklerin,
istemeden kayb ettiklerin. Ve en önemlisi ve ilginç olan başka bir durum da
var. Bazen karşı tarafın seni kayb etmek istediğini tüm kalbinle duyarsın. Ama
kendini suçlu sanmak istemiyormu yoksa nedeni başka birşeymi, orasını bilmem
ama, terk eden taraf o olmak istemiyor. Tüm haraketleri, yaptıklarısa göz
önünde. Bahaneler üretir, yalanlar söyler.. Hem de gözünün içine baka-baka. O
zaman iş sana düşer. Kimseye seni kayb etmesini gerçekleştirmek için rol yapmaya
izin vermiyeceksin. O kadar değersiz değilsin ki..Sen onu kayb et. Sen ondan
vaz geç. Biliyorum, o kadar da kolay değil. Şimdi bu satırları okurken “ne
kadar da kolay yazıyorsun” gibi düşünce seslerinizi de duya biliyorum hatta.
Ama bir yere kadar acırsın. Ya yüreğin acıyıcak belli bir süre için, ya gururun
acıyıcak, ezilicek her gün için.
Git ondan..
Gitmen için yalan söylemen gerekiyorsa söyle ve o yalanın üzerinden aç kapıyı
git. Zaten, onu senin ne biçimde ve nasıl gitmen ilgilendirmiyor şuanda. Onu
ilgilendiren kısım senin bir an önce onun hayatından gitmen. Ne duruyorsun o
zaman?
Git..Ardına
da bakma..Bakmadan dayanamıyormusun... Susturayım kalemimi..Aklıma bir cümle
geldi. Ne güzel demiş Elif Şafak: “Geride bıraktıkların mı var? Boş ver. Sana
iyi gelen insanların geride ne işi var..?”
(Hayal Kelbizadeh)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder